Panik Bozukluk beyin sapındaki solunum kontrol merkezinin işlev bozukluğu olarak bilinirken, şimdilerde bu bilgiye uyumlu olarak beyin sapındaki solunumu kontrol eden merkezin hatalı boğulma alarmının etkin olduğu biliniyor.
Hızlı ve derin solunumu /hiperventilasyonu takiben gelişen damar kanındaki düşük pCO2 basıncı, anksiyete belirtilerinde de gözlenir. Bu iki rahatsızlığı iyileştirmek için hızlı ve derin solunum oluşumunu engellemek gerekir. Bu durum için Nefes Tekniklerinden faydalanmak en hızlı ve kesin çözümdür. Hiperventilasyon genel anlamda belli bir süre bedenin ihtiyacından daha fazla sık ve derin nefes alması olarak tanımlanır. Bu konuda iki görüş vardır.
Birinci görüşe göre kronik olmayan hiperventilasyon, ortaya panik atak çıkarabilmektedir. İkinci görüş ise Hiperventilasyon aslında kanda yükselmiş olan pCO2' yi düşürmek için boğulma alarmının devreye girmesinin vücut tarafından önlenme çabasıdır. İki görüşte de panik atak sırasında ortaya çıkan zorlu solunum dikkate alınır. Bu görüşlere ilave olarak hiperventilasyon ile ilişkili olan solunum sistemi düzensizliklerinin birçok kanıtı vardır. Örneğin uyarıcı nefes teknikleri (bilinçli yaratılan hiperventilasyon) Panik Bozukluğu olanların ataklarını tetikleyebilmektedir.
Panik bozukluğa sahip olanlar hiperventilasyon sonrasında iç çekmeler ve esnemeler ortaya çıktığında bilirler ki pCO2 basıncı normal değerlerine dönmeye başlamıştır. Buradan ortaya çıkan önemli sonuç solunum biçimini değiştirmenin panik ataklarının sıklığını ve şiddetini azatlığının bilinmesidir.
Panik atak ve anksiyete rahatsızlığı yaşayanların nefesleri ile ilgilenmesi ve uygun nefes teknikleri ile çalışması gerekir.
|