Zaman zaman başımıza tekrarlayan benzer olayların geldiğini farkettiniz mi? Aynı tip insanları çeker ya da kendinizi benzer ilişkilerin içinde bulursunuz. Geriye dönüp hafızanızı biraz yokladığınızda; ''Bu insanlar da hep beni buluyor! Yine mi ben? ya da Arkadaşım/sevgilim çok değişti, hiç böyle değildi...'' dediğiniz zamanların olduğunu farkedeceksiniz.

Peki gerçekten aynı insanlar hep sizi mi buluyor? Aksilikler hep sizin başınıza mı geliyor?

Bu bilinçte var olan kişi başına gelen hiçbirşey için kendini sorumlu tutmaz. Sorumlu hep başkalarıdır. Suçlu biz değil, diğer kişilerdir. Ancak sorun şudur ki, eğer sorumluluğu başkalarına yüklersek, çözümün de onlarda olduğunu ima etmiş oluruz. Yani çözümü bizde olmayan birşeyi asla çözemeyiz. Dolayısıyla hep başkalarından medet umarız ki bu sonsuza kadar sürebilir. Oysa sorumluluğu yüklendiğimiz andan itibaren, çözümün de bizde olduğunu görürüz. Sorun yaratmadaki ustalığını, çözüm yaratmakta da bir o kadar başarılı bir şekilde kullanabilirsiniz.

Şu an şaşkın bir şekilde 'ne yani başıma gelen herşeyin, karşıma çıkan her aksi insanın sorumlusu ben miyim?' diye sorduğunuzun farkındayım ve cevabım EVET. Başınıza gelen bir çok şeyin ve karşınıza çıkan aksi, başedilmesi zor bir çok insanın sorumlusu sizsiniz. Bunun tam aksi doğrultuda hayatınızı yönlendirebilirsiniz ve bunu sadece ama sadece siz yapabilirsiniz. Arkadaşlar, aile, tanıdıklar ve hayatınıza şekil veren tesadüfler, bu yolda sadece birer araçtır. Başınıza gelen iyi şeylerin de sorumlusu sizsiniz.

Eğer bugün bunu okuyorsanız bile, şu an zihninizde bir şeyler yön değiştirmeye çalışıyor demektir. Yazımı okuduğunuzda zihninizde kendinize dair fikirler oluşmaya başladıysa, bu benim sayemde değil, sizin bu yazıyı okumayı seçmeniz sayesindedir. Böyle durumlarda unutma, bunu sen yaptın. Başına gelen iyi şeylerin de sorumlusu sadece sensin. Bu yolda sana araç olmuş ya da olacak olan kişilere minnet duygunu sunup onlara teşekkür edebilirsin. Yapabileceğin tek şey teşekkür etmek, çünkü herşeyin başlangıç noktası sensin.

Bilinçaltı(bilinçdışı)

Ünlü nörolog Sigmund Freud'un psikanaliz kuramında geliştirdiği bilinçaltının (bilinçdışı) bu konuda büyük rolü vardır. Bilinçaltını koca bir çöp tenekesi gibi düşünün. Doğduğunuz andan itibaren gerekli gereksiz herşeyi en ufak ayrıntısına kadar kaydeder. 5 yaşında annenizle geçtiğiniz yolu sorsam, hatırlamanız mümkün olmaz, ancak bilinçaltı, o yoldan geçerken gözünüzün gördüğü binaları bile kaydetmiştir. Bilinçaltınız görsel şeyler gibi, söylenenleri de kaydeder. Buna duyusal kodlama denir. Aslında çok kızdığınız ama geçiştirdiğiniz, çok üzüldüğünüz ama üzüntünüzü ifade etmediğiniz zamanların kaydı da bilinçaltınızda mevcuttur. Kısacası bir 'hazine kutusudur' bilinçaltı.

Bilinçaltı, daha önce kaydettiğiniz bilgiler doğrultusunda hareket eder. Seni aslında senden iyi bilir ve verdiğin komutları yerine getirir. Aklından geçirdiğin herşeyi sana çeker. Sen kendini yeterince iyi tanıyamadığın zaman ise, bilmeden bilinçaltına aslında istemeyeceğin komutları verip, istemeyeceğin sonuçlar doğurabilirsin.

Eğer zihninde olan, senin bile henüz haberinin olmadığı olumsuz duygu ve düşünceleri farkedip onları özgürleştirebilirsen, bilinçaltının - dolayısıyla kaderinin yöneticisi olursun. Artık istemediğin insanlarla uğraşmak zorunda kalmaz ve kendini istediğin yerde istediğin insanlarla istediğin şeyleri yaparken bulursun. Peki, olumsuz duygu ve düşüncelerini nasıl özgürleştirirsin?

Holoterapi nedir?

Holoterapi, bilinçaltının derinliklerinde seni gereksiz yere korku ve endişeye sürükleyen, huzursuzluğa sebep olan 'çöpleri' bulmanı ve onları 'hızlı solunum' ile değiştirmeni sağlayan 'nefes ile yapılan bir bilinçaltı çalışmasıdır'.

Holoterapi esnasında aldığın hızlı ve derin nefesler sayesinde şimdiye kadar farketmediğin potansiyellerini ortaya çıkarabilirsin. Bu sayede öz farkındalığın gelişir ve bilinç seviyen yükselir. Dünyanın herkes için olduğu gibi, senin menfaatlerin doğrultusunda da dönebileceğini farkedersin.

Sadece nefes alış verişlerin ile yapabileceğin bu çalışmayla kendin için gelişime var mısın?